DEVLET’TE YAŞAM HAKKI ALGISI
Mehmet Tursun/Baransav
Yaşam hakkı Devletin temel prensibi olması gerekirken ve Bunun için kanunlar çerçevesinde her türlü önlemi alması gerekirken, Türkiye’de bunun tam tersi istikamette yol aldığını görmekteyiz.
Yargıcın Devletçi algısı ve kanun koyucunun, demokrasinin temel kavramlarını henüz algılamamış olması Ülke sokaklarını savaş alanına çevirmektedir.Devlet yaşama hakkının korunması için, hukuksal düzenlemeler yaparak bu hakkı güvence altına aldığını sanmaktadır, en azında bizlere anlatılan şey budur. Eğer Devlet bunu 2007 yılında yapılan düzenlemeyle PVSK’yı demek istiyorsa, yanıldığını ve Devlet tarafından kandırıldığımızı somut örneklerle sırlayabiliriz.
2007 yılında düzenlenen PVSK’nın sonucu olarak, 27’i karakollarda olmak üzere 101 kişi polis tarafından öldürülmesini, Devletin yaşam hakkı algısının insani değerlerden ve ciddiyetten çok uzak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Devlet yaşam hakkına önem vermiyor, bu yöndeki düzenlemeler için sürekli direniyor.Yaşam hakkı, mevcut değerler için en kutsal hak olduğunu, hem bu yönde hem de ekonomik ve sosyal haklar yönünden önlemler alarak insanca bir hayat sağlamak için gerekli koşulları hazırlamak, Devletin görevi olduğunu biz biliyoruzda Devlet neden bilmiyor?
Keyfi göz altıların "sıradan" bir uygulamaya dönüştüğü bu ülkede, gözaltında ölümlerinde sıradan hale getirmiştir. Gözaltında öldürme olayları olağan saymak, ilkel kabile Devletlerinde bile olağan değilken bizim ülkemizde niye olağan olsun? PVSK’uygulamalarına başlandığı 2007’den beri, dışarıda öldürülenleri başka yere not etsek bile, karakollarda başka bir deyimle Devletin teminatı altındayken öldürülenlerin sayısı 18’dir. Bunu olağan saymak ahlaksızlık değilmi dir?
En temel hak, insanın yaşama hakkıdır. Yaşama hakkı topluma, onun siyasal örgütlenmesi olan devlete, ciddi ve ağır görevler yüklemektedir. Bu ciddi ve ağır görevler Devlet tarafından algılandığını sanmıyoruz. Devlet topluma adeta savaş açmış durumda. Açın gazeteleri, televizyonları bunu görürsünüz.
"ÇOCUKLAR" - Çelikten yapılı Devletin zırhlı aracına taş atmak veya eylemlere katılıp polislere taş attıkları gerekçesiyle daha çocuk yaşta "terörist" muamelesi gören çocukların durumunu olağandan saymak da ahlaksızlıktır. İsrail’in Filistin çocuklarına yaptıklarını feryatlarla dile getirenleri, hem uluslar arası kamuoyu ciddiye almıyor, hemde bizler ciddiye almıyoruz. Cezaevlerine atılan binlerce çocuğa, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği çok ağır cezalar veriliyor. Hukukun her alanda katledildiği bu ülkede, katıldıkları gösteriler nedeniyle yargılamaları süren 4000 çocuk vardır, bunlar hakkında istenen ceza 32000 yıldır.
Devlet, çocukları ağır biçimde cezalandırarak, gücünü gösterdiğini sanıyorsa yanıldığını, bu çocuklar büyüdüğü zaman anlayacaktır. Zaten bu cezalar, Devletin düştüğü acziyeti ve yaşadığı tükenişi ayrıca ilan ediyor.
Mehmet Tursun / Baransav