• https://www.facebook.com/barantursun.v?ref=bookmarks
  • https://twitter.com/BaranTursunVakf

M.Arif Koçer:Baran Tursun Vakfını Kapatma

BARAN TURSUN VAKFINI KAPATMA…

Mehmet Arif Koçer/Hukukçu/Mazlumder Gen.Başk.Yard. 

 2007 yılında, mezuniyet kutlamasından dönen Baran Tursun ve arkadaşları,  polis kontrol noktasında durmazlar. Bir sonraki kontrol noktasında dur ikazına uymadığı iddiasıyla, arkadan yere paralel ve hedef gözeterek tek kurşun ile kafasından vurulur ve araba yoldan çıkarak çarpar, durur. Önce,  açılan ateşten bahsetmeden, sahte trafik kaza raporu tutulur ve olay kapatılmaya çalışılır, ancak hastaneye kaldırılan Baran’ın muayenesi esnasında kıpırdaması üzerine, beyin filmi çekildiğinde kafatasındaki kurşun doktor tarafından fark edilir. Bunun üzerine bu kahraman doktorun dirayeti ile olayın seyri değişir, polis kurşunu ile öldürüldüğü anlaşılır, olay bu şekilde yargıya intikal eder. Tek erkek evlatlarını “yasal mermi” ile kaybeden baba Mehmet Tursun ve tüm ailesinin önünde iki yol vardır. Ya hayata kahrederek yaşayan ölüler olmak veya intihar etmek, ya da kendilerini oğullarının hatırasına adamak, merhumun hakkını aramak, başka Baranlar ölmesin diye çalışmak…Mehmet Tursun ve ailesi ikinci yolu seçtiler. Oğulları adına bir vakıf kurarak, mallarının çoğunu bu vakfa aktarıp, polis şiddeti mağduru ailelerin yardımına koştular. Türkiye’nin neresinde böyle bir vakıa varsa, irtibat sağladılar, yol gösterdiler, mağduriyeti sitelerinde yayınladılar, hukuki belge ve bilgi sağladılar, kamuoyuna mal olması için çaba sarfettiler. Yani büyük acılarını, erdemli bir mücadelenin başlangıcı yaptılar…

Vakfın çalıştığı önemli bir alan ise, Mazlumder ile ortaklaşa yaptıkları Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu 16.md.nin değişmesine ilişkin kampanya oldu. Silah kullanma yetkisinin somut koşullara bağlanmasını ve sınırlanması istediler. Şiddet unsurlu direniş yoksa, polisin veya vatandaşın hayatını kurtarmak için somut koşullardan anlaşılacak şekilde zorunlu olmadıkça, silah kullanılmasın dediler. “Yasal mermilere” sınırlama getirilsin istediler. Bu yasanın, hem ölen vatandaşı, hem de öldüren polisi mağdur eden bir yasa olduğunu söylediler. 2007 yılında yapılan değişiklik sonrası bugüne kadar polis kurşunu ile ölen 183 canımızın hesabını sordular…

Sonra ne mi oldu…Yüksek hizmet belgesi mi aldılar…Kutsal devlete ve onun en kutsi uzuvlarından polise dokunduğu için, İçişleri Bakanlığının talebi üzerine haklarında suç duyurusu ve kapatma davası açıldı. Halen bir Müfettiş inceleme yapıyor….Suçlama ise “milli menfaatlere aykırı “ faaliyet göstermek.  Yanlış bir yasanın düzeltilmesi için kampanya yapmak, keyfi uygulamaya müsait bir kanunu keyfince kullanan ve canları katledenlerin cezalanması için gayret etmek, kamuoyu nezdinde farkındalık oluşturmak, hukuk devletinde polis olmaya sevk etmek…tüm bunlar ne şekilde toplumun menfaatine aykırı, anlamak mümkün değil.

Polisi, hukuk devletindeki konumuna çekmeye çalışan, bu fedakar insanları cezalandırmak değil, hem toplumun, hem de hizmet aygıtı olması gereken devlet yetkililerin alınlarından öpmesi gerekir. Ta ki, polis gördüğünde tedirgin olan değil, kendisinde güvende hisseden insanlar olabilelim…Onlar bizlerin gönlünde taht kurarak, madalyalarını aldılar. Devlet birgün “insanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışına geldiğinde, demokratikleştiğinde, umarım o da üstün hizmet belgesini verecektir. Gecikmiş olsa da…


Yorumlar - Yorum Yaz